Bugün, artık her yerde görmeye alıştığımız, çok değil bundan sadece bir kaç yıl önce ulaşması zor olan ama şu anda gözlerin aşina olduğu tasarım harikası ikonik sandalyeden bahsedelim.
Aşk çocuğu dememin sebebi Amerikalı Ray-Charles Eames çiftinin ürünü tasarlarken o günün koşullarında tasarım parametrelerinin doğum kadar zor ve sonucun tasarım alanındaki etkisinin aynı mucizevi doğum gibi olmasında tabi ki.
Ne kadar 20. yüzyıl Modernizm döneminden bahsediyor olsak ve üstelik Bauhaus ekolünün fırtınası henüz sönmemiş de olsa 1950 yılından söz ediyoruz. (İronik olsa da tasarımcı Charles Eames de bakış açısının fazla modern oluşundan dolayı okuldan atılmıştır.)
Her tasarım bir öncekinin üzerine çıkmalıydı... O dönem tasarımcıları gibi malzeme ve formda yenilikçi bir yol izleyen çift farklı malzeme ve metod arayışına girdiler. Her mimarlık fakültesinde okuyan gencin idolü (tabi benim de:)) duayen mimar Alvar Aalto'nun ahşap kalıplamalarından esinlendiler. O dönemin revaçta malzemesi plastik kullanmaya karar verdiler fakat form kalıbını kendi ürettikleri kalıp makinesiyle hazırladılar. Üstelik atölyede değil evde. İşte azim insana neler yaptırıyor! Aslında hiçbir başarı tesadüf değil; hedef belirleyip çok çalışmanın eseri.
İlk kalıp sandalyeleri Saarinen'le birlikte çalıştıkları üründür ve New York Museum of Modern Art'ın (MoMA) 'Organik Tasarım' yarışması için tasarlandı. Sonrasında Herman Miller için bir çok ürün tasarladılar. Aralarında hiç kuşkusuz en önemlilerinden biri 1956'da tasarladıkları Lounge Chair.
Bir ürünü 'tasarım' yapan girdilere tek tek değinmeyeceğim fakat Eames'ler malzeme, denge, form ve üretilebilirlik dörtlüsünün olağanüstü bir örneği olan ürünler tasarladılar. Bu da sandalyeyi günümüzde hala tercih edilen ikonik bir endüstriyel ürün haline getirdi. Yüzyılın en iyi sandalyesi seçilmesi tabi ki bir tesadüf değil.
Dönemin sosyo-kültürel şartları seçtikleri malzemede etkili oldu. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra ekonomik bir malzeme olan plastik ve fiberglasa yakınlaştılar. Tasarımın dönemin sanat anlayışı, benimsenen ekoller vs. gibi parametrelerinin hepsi içinde değerlendirilmesi lazım. Tasarım anlayışı da bunu gerektirir. Basit ama etkili... Bunun aksini düşünmek de 'Ne var ki Picasso'nun çizdiğini ben de çizerim' deme cahilliğinin yansıması gibi...
Tabi bu demek değildir ki-çoğu örnekte olduğu gibi-döneminde tu kaka edilen sanatın daha sonra yıldızı parlamaz.
Modern sanat eğitimi alan Ray Eames'in deneysel ve heykelsi form arayışının da yansıması etkili olmuştur ürünlerde. Fizik kurallarını da unutmadılar tabi. Sandalyenin taşıyıcıları ayaklar da Eiffel Kulesi'nin konstrüksiyonuna benzetilir.
Şu anda amiyane tabirle ayağa düşmesi hem sevindirici hem de üzücü. Çünkü kebapçıda bile karşımıza çıkıyor. 'Kebapçı' bir örnek, hiç yermek için kullanmadım. Ama madem alıp dükkana koyuyorsun biraz dekorasyona da çeki düzen ver de canım sandalye can çekişmesin değil mi ama! :))
Yani kıssadan hisse Eames Chair hikayesi burada bitmek üzere. Aslında 1000tl gibi bir fiyat çok gibi görünse de bu bir marka fiyatıdır ve şu anda da sandalyenin hakları Vitra tarafından satın alınmıştır. Türkiye'de belirli tasarım mağazalarında orijinal sandalyeyi bulabilirsiniz. Ya da çok başarılı replikasyonunu bir çok yerde bulup edinebilirsiniz.
Mozaik Design'da orijinallerini fotoğrafladığım kareleri de paylaşayım.